Albert Einstein onun için “paranın ve şöhretin bozamadığı insan” dedi. Marie Sklodowska Curie (1867-1934), 1863 yılında, Ruslar’a karşı yapılan başarısız bir ayaklanmadan kısa bir süre sonra, Polonya’da doğdu. Babası lisede fizik öğretmeni annesi ise ilkokul öğretmeniydi. Lise eğitiminden sonra, Pariste bulunan ağabeyinin ve kız kardeşinin eğitim giderlerini karşılamak için çalıştı. Aynı zamanda Paris’e gitmek için de para biriktirdi.O çağların polonyasında kızların üniversitede okuması duyulmuş işitilmiş bir şey değildi. 1891 yılında Sorbonne Üniversitesgine girdi. Marie Curie o tarihlerde madde olanaksızlıklar içinde olmasına karşın (bir keresinde sınıfta açlıktan bayılmıştı) sınıfını en başarılı öğrencisiydi.
1895'te Fransız kimyacı Pierre Curie ile evlendi. Pierre Curie, o tarihlerde piezo-elektriği keşfeden bilim adamı olarak tanınıyordu(Bir piezo- elektrik kristaline basınç uygulandığında bir potansiyel farkı oluşur). Marie Curie, piezoelektrik özelliği olan maddeleri kullanarak, radyoaktif maddelerin aktifliğini ölçmek suretiyle uranyum ve toryum elementlerinin radyoaktif yahpıda olduklarını gsterdi. 1898 yılında Marie ve kocası uranyum filizinin içerdiği yeni bir radyoaktif elemti keşfettiler. Bu yeni elemente madam Curie’nin ülkesinin adını, polonyum adını verdiler. 1898 yılın sonlarında Curie’ler radyum olarak adlandırdıkları, çok daha aktifelementi eser miktarda elde edebildiler. tartılabilir çoklukta radyum elde edebilmek için çok büyük çaba sarfederek, uranyumca zengin cevherden radyumu ayırabildiler: tonlarca cevheri dört yıl boyunca defalarca saflaştırarark ve kendi birikilerini de bu iş için sarfederek, 0.1 gram radyum elde etmeyi başardılar. 1903 yılında Marie ve Pirre Curie, A.H. Becquerel ile birlikte radyoaktif maddeler ile yaptıkları çalışmalardan dolayı Nobel fizik ödülünü kazandılar. Nobel Ödülünden sonra Curie’lerin durumu biraz düzeldi. Pierre, 1904’te nihayet Sorbonne’da profesörlüğe kabul edildi. Ancak kendisine bir laboratuvar verilmemişti. 1905’te Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi.